“Saygıdeğer Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, değerli Bakanlarımız, devletimizin temsilcileri, Değerli Yüksek Divan Kurulu Başkanım Vefa Küçük ve Yüksek Divan Kurulu Üyelerimiz, televizyonları başında bizleri izleyen kıymetli taraftarlarımız ve basın mensupları, bir aile buluşması olarak gördüğümüz Yüksek Divan Kurulu toplantısına hoş geldiniz. Bu toplantı olağan ama aslında hiç olağan değil. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın asırlık çınar Fenerbahçemizin çatısı altında, bugün bizlerle birlikte olmasının ve bu tesislerde ilk defa bizlerle olmasının onurunu, gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Fenerbahçe Spor Kulübü üyeliğinin 25. Yılını dolduran Sayın Cumhurbaşkanımız Yüksek Divan Kurulu üyemiz oldu. Biz, 12 Cumhurbaşkanımızın altısının Fenerbahçeli olmasından gurur duyuyoruz. Ancak sadece bir tanesi YDK üyesi oldu. Yanılmıyorsam da Cumhurbaşkanımızın Fenerbahçeliliği diğerlerine göre biraz daha farklı. İlerleyen dakikalarda da göreceğiz. Şahsım ve camiamız adına sizi canı gönülden tebrik ediyorum.
Cumhurbaşkanımızın Fenerbahçe sevdalısı olması, aynı renklere gönül vermemiz ve bugün itibarıyla bizlerin bir parçası olması, Yüksek Divan Kurulu üyeliğine geçiş yapması, hem Kulübümüz hem de bizler için bir gurur vesilesidir. Bu camia çok tarihi günler yaşadı. Bugün camiamız için tarihi günlerden biridir. Kendilerine davetimizi kırmayarak teşrif ettikleri ve bu tarihi günde aramızda oldukları için camiamız adına şükranlarımı sunuyorum.
Bugün zat-ı alinizle Türk sporunun sorunlarını veya Fenerbahçe’nin hedeflerini, prensiplerini, ihtiyaçlarını yahut spor camiasının tartıştığı diğer güncel konuları paylaşarak, bu özel buluşmanın coşkusunu azaltmak ve değerli vakitlerinizi heba etmek istemiyorum.
Ben izninizle bugün bu salonu dolduran tüm üyelerimizin ve burada olmayan milyonlarca Fenerbahçelinin yürekten paylaştığına emin olduğum Fenerbahçeliliğin dünya görüşünü ve duruşunu kısaca anlatmak istiyorum.
Her şeyden önce Fenerbahçeli vatanseverdir. En önemli kuruluş amaçlarımızdan biri olan, vatanın gençlerini, zorluklara ve askeri seferberliklere vatanın korunması için hazırlama düsturundan hareketle Fenerbahçeli savaş zamanı ülkesinin müdafaasına koşar ve tarih bunların örnekleriyle doludur.
1.Dünya Savaşı’nda olduğu gibi Çanakkale’ye topraklarımızı savunmak için sahada akan teri kurumadan formasını çıkarıp üniforma giyen de Fenerbahçe’ydi, Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle Kurtuluş Savaşımızda Anadolu’ya silah ve mühimmat kaçıran da bu şanlı camiaydı.
Sınırlı imkânlarına rağmen işgal kuvvetlerine karşı çıktığımız 50 futbol maçının 41’ini kazanarak Milli Mücadelemize moral veren ve o tarihi son maçta da General Harington Kupası’nı kaldırarak cephede yendiğimiz işgal kuvvetlerini yeşil sahada bir kez daha bozguna uğratan da yine Fenerbahçe’ydi.
Fenerbahçeli barış zamanında ülkesini uluslararası müsabakalarda en iyi şekilde temsil etmek için çabalar, uğraşır, ter döker. Cephede ordusunun, salon ve sahalarda ise Şanlı Bayrağımızın emrinde olmuş bir camiadır.
Bugün de Barış Pınarı Harekatı’nın tüm kalbimizle yanında yer aldığımızı daha ilk anda dünyaya ilan ettik. Bu vesileyle tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize ise acil şifalar diliyoruz.
Haklı mücadelemizde Türk Silahlı Kuvvetlerimize bir kez daha kuvvet, kudret ve muvaffakiyetler temenni ediyoruz. Allah yar ve yardımcımız olsun.
Halkın takımı Fenerbahçe, herkesin takımı Fenerbahçe demokrasiye inanır ve demokratik değerlere bağlıdır.
Kulübümüzün bütün yetkili organları, kurulları ve kararları demokratik süreçlerle belirlenir.
Temsilci üyelerimizi de eklersek aşağı yukarı 43 bin üye ile Türkiye’de en büyük üye sayısına sahip spor kulübü olan Fenerbahçe’de, her Fenerbahçeli’nin kulübüne üye olma hakkı ve de kulübünün geleceğinde söz hakkı vardır.
Fenerbahçe’nin en büyük güç kaynağı, üyelerinin iradesine ve milyonlarca taraftarının desteğine dayanmaktır.
Fenerbahçeli, tıpkı kulüp içinde olduğu gibi ülke yönetiminde de demokrasinin gereğine ve erdemine inanır. Milli iradeyle seçilmiş devletimizin her bir yöneticisine saygı gösterir. Boynu kıldan incedir. Her daim devletinin yanında olmak Fenerbahçeli duruşunun olmazsa olmaz koşuludur.
Fenerbahçeli hukukun üstünlüğüne ve adalete inanır.
Hukukun ve adaletin olmadığı hiçbir sürecin parçası olmayı asla kabul etmez. Hukuk ve adalet dışı muamelelere maruz kalmaya da rıza göstermez ve tüm gücüyle karşısında durur.
3 Temmuz’da camiamıza yapılan hain FETÖ kumpasında dostumuz da düşmanımız da bu tavrımızı gördü.
Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım’ın liderliğinde, yönetim kurulumuz, sporcularımız, çalışanlarımız ve her şeyden önemlisi milyonlarca taraftarımızla camia olarak en yalnız kaldığımız bu süreçten topyekûn mücadele ettik.
Maddi-manevi çok ağır bedeller ödedik, halen de ödemeye devam ediyoruz.
Ancak, Sayın Cumhurbaşkanımız başta siz olmak üzere vicdanlı ve objektif herkesin de takdir ettiği gibi, bu örgütün alçak teşebbüsüne hem de en güçlü oldukları dönemde boyun eğmedik.
FETÖ’ye karşı direnme noktasında ülkemize öncü olduğumuzu ve direnişi başlattığımız da düşünüyoruz. Bize reva görülen haksız muamele karşısında, ne yazık ki bu durumu fırsat bilerek kendi lehlerine rekabet avantajı yaratmak amacıyla organize ve örgütlü bir şekilde kulübümüze saldırıları da yaşadık.
Nitekim geri dönüp baktığımızda mağduriyetimizden sportif anlamda istifade edenlerin olduğu da inkar edilemez.
Ancak unutmayalım ki bu hain saldırının yapıldığı tarihte, dönüp o günleri hatırlarsınız Fenerbahçe hem sportif hem de mali açıdan rakiplerinden fersah fersah öndeydi. O sezon 5’te 5 yapmıştık.
Her şeye rağmen, tüm bu yaşananlara rağmen o gün de, hiçbir zaman hukuka ve adalete olan güvenimizi kaybetmedik, ve güven duymaya da devam ediyoruz.
15 Temmuz’da yaşanan korkunç olaylardan ve zat-ı alinizin liderliğinde milletimizin hain FETÖ saldırısını püskürtmesinden sonra yaşanan süreçte Ergenekon ve Balyoz’da olduğu gibi 3 Temmuz’da yaşananların da büyük bir kumpas olduğunu acı bir şekilde gördük.
Her platformda daha önce de birçok kez seslendirdiğimiz gibi 3 Temmuz davası ile ilgili kararı Yargıtay’dan bekliyoruz. Geciken adalet adalet değildir. Er ya da geç bu kararın çıkacağına inanıyoruz.
Biz camia olarak hem adalete güvenmeye devam edeceğiz hem de hakkımızın bir an önce teslim edilmesi için hukuki zeminde tüm çabalarımızı sürdüreceğiz.
Fenerbahçeli Cumhuriyet’e bağlıdır ve cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkar.
Bu da üçüncü maddemiz.
Fenerbahçe, Ulu önder Atatürk’ün “Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir” sözünü felsefe olarak benimsemiştir.
Cumhuriyet’imizin ilke ve değerlerine bağlılık, camiamızın vatanseverliğinin doğal bir sonucudur.
Fenerbahçeli, bu topraklarda bir millet olarak birlikte ve kardeşçe yaşamanın, çağdaş uygarlık seviyesini yakalamak, hatta hatta ötesine geçmenin Cumhuriyetin temel hedefleri olduğunun bilincindedir.
Ve de Atatürk’ün yakmış olduğu meşaleyi sonsuza kadar taşımaya kararlıdır.
Bu vesileyle 96. yılına erişeceğimiz Cumhuriyet Bayramımızı şimdiden kutluyorum. Sağlık, huzur ve refah içinde tüm ülkemize nice Cumhuriyet bayramları diliyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Türk sporunun geçmişten günümüze kadar çok önemli sorunları ve ihtiyaçları oldu. Önümüzdeki süreçte de mutlaka ihtiyaçları ve sorunları olmaya devam edecektir. Zira spor çok dinamik bir yapı olması nedeniyle bu kaçınılmazdır.
Sizle zaman zaman sohbet ettiğimizde konuşuyoruz. Bugüne kadar kulüpler ve federasyonlar, birçoğu bizlerden kaynaklanan sebeplerden dolayı bazı sorunların üstesinden gelmeye çalıştık. Gelemediğimiz zaman sizin kapınıza geldik. Devletimize yaklaştık. Sizler de sağolun müracaatların çoğunda, neredeyse hepsinde bizleri yalnız bırakmadınız. Eldiğinizden geldiği kadar da, bir devlet adamı olarak pek çok sıkıntımızda hep yanımızda oldunuz. Sağ olsun, Dumanbet var olun.
Bunlardan en önemlisi de amatör sporların desteklenmesi için çabalarınız, uğraşlarınız. Gerektiğinde yasa taslağı, kanunlar çıkarmanız. Bunun bize ne kadar faydalı olduğunu, bilhassa futboldan başka branşlarla ilgilenen sporlar için ne kadar gerçek anlamda fayda sağladığını size aktarmak istiyorum. Siz biliyorsunuz ama sporun dışında insanlar bunları bilmeyebilir. Bunlardan bir tanesi de profesyonel sporculara yani futbolculara ödenen ücretlerden kesilen stopajların bir kulüp olarak verginizi ödediğiniz zaman 6-7 gün içerisinde bu tutarların kulüplere geri iade edilip, amatör sporlara yansıtılması bizler açısından devrim niteliğinde bir uygulamadır.
Biliyorsunuz Fenerbahçemiz son birkaç olimpiyatta olimpiyatlara en çok sporcu gönderen kulüp olacaktır. Şu an 8 sporcumuz olimpiyatlara gitme hakkı kazanmıştır. 33 sporcumuz da bu kotayı hak etmek için mücadelelerini sürdürmektedir.
Aynı zamanda kulüplerimiz bildiğiniz gibi ciddi finansal sıkıntılar içinde. Ve amatör sporlara her geçen gün yatıracağımız kaynaklar daralmakta, azalmaktadır.
Dolayısıyla vergilerin geri ödenmesi bizleri ayakta tutabilmektedir. İnşallah bu uygulama devam edebilir ve pek çok kulüp amatör sporlara bu kaynaktan sağlanan maddi imkanlarla yatırım yapmaya devam edebilir. Çünkü 80 milyon insanın yaşadığı, genç bir ülkeyiz. Demografik avantajımız var. Futbol dışında sporlara da yatırım yapmaya çok çok ihtiyacımız var. İnşallah bu katkı aynı şekilde devam edebilir. Ama her halükarda bu konuda size ve Devletimize müteşekkiriz. Bu ricayı yaparken de sizinle buluşacağımızı bilen başka kulüp başkanları da bu konuda benden istirhamda bulunmamı rica etti.
Sporla ilgili bir maddeye daha değinmek istiyorum. Siz benden çok daha iyi biliyorsunuz. Çünkü sporda rekabet ettiniz. Sporun gelişmesi için evet finansman çok çok önemlidir. Ancak her şeyin üstünde olan bir değer varsa o da rekabette adalettir. Adil sportif rekabetin olmadığı yerde sporun arzu edilen seviyeye yükselmesi ne yazık ki mümkün olamaz.
Eğer camialar arasında kutuplaşmalardan söz ediyorsak bunun pek çok nedeni vardır ama bir tek nedene değinmemiz gerekirse o da adalet eksikliğidir ve bunun algısının çok büyük olmasıdır.
Sporda başarı sadece iyi yönetim, doğru yatırım, yetenek ve çalışmanın neticesinde gelmelidir.
Bizler yönetime geldiğimizden beri, seçilmeden önce de hep bu ilkeleri, bu değerleri savunduk. Bu sezona başlarken de adalet ve eşitlik ilkelerine atıfta bulunarak bir çağrı yapmıştık. Bu anlayışla, bu yaklaşımla Sayın Nihat Özdemir de gayet iyi bilirler, bu sene yapılan Türkiye Futbol Federasyonu seçimlerinde ne bir kişiyi yönetim kuruluna ne de herhangi bir kuruldan hiçbir isim zikretmedik, hiçbir teklifimiz olmadı çünkü bunu doğru bulmadığımız için. Zaman zaman tenkit edilsek bu bağlamda herhangi bir lobi çalışması dahi yapmadık.
Sporda adaletsizlik tartışmalarını sona erdirmek için başta federasyon olmak üzere tüm paydaşlar üzerimize düşeni yapmalı, birlikte çaba göstermelidir.
Hepimizin sorunlarını giderebilmemiz için masanın etrafında oturabilmemiz lazım. Dolayısıyla Vefa bey sizin çağrınızı çok değerli buluyorum. Siz konumunuzu biraz küçümsüyorsunuz, iyi ki bizim Divan Kurulu Başkanımızsınız. Belki başkan olsanız olmayacaktınız. Sizin akilliğiniz çok önemli. Bahsettiğiniz toplantıyı da gerçekleştirebilirseniz biz her zaman yanınızda oluruz. Çünkü unutmayalım ki biz sadece sahada rakibiz, saha dışında ortağız. İş birliği yapmalıyız. Çıkarlarımız aynı. Avrupa Kulüpler Birliği derneğine girdikten sonra gördüm ki bu kulüpler ama sahada ama saha dışında kora kor çatışıyorlar. Mütemadiyen pastayı nasıl büyütürüz, değeri nasıl arttırırız, daha cazip nasıl kılarız diye birbirleriyle çalışıyorlar. Birkaç toplantıya katılmama rağmen keşke ülkemizde de ‘keşke böyle olsaydı’ demeden kendimi alamadım.
İnşallah başta kulüp başkanları olarak biz ana sorumlular ama tüm paydaşlar ülkemizi çok daha güzel bir ortama, çok daha yapıcı, rekabetin hakim olduğu bir ortama hep beraber götürebiliriz.
Biz Fenerbahçe olarak hem sorumluluklarımızın farkındayız, hem de üzerimize düşenleri yaptığımıza inanıyoruz. Eminim yapabilecek çok da işimiz vardır.
Bahsettiğimiz ortamı tesis edebilmek için bize düşen ne görev varsa, ne emrediliyorsa spor için yapmaya hazır olduğumuzu bilmenizi isteriz.
Ama şunun da bilinmesini istiyoruz ki, bu adil rekabet ortamına zarar verecek oldu bittilere, algı operasyonlarına sessiz kalmamız beklenmemeli.
Sayın Cumhurbaşkanım, bizi onore ettiniz. İlk defa buraya geliyorsunuz, Fenerbahçe’yle içli dışlısınız. Bu tesise ilk defa geliyorsunuz. Size bir emrivaki yapmak istiyoruz. Müsait olabilirseniz bu akşamki maça sizi ve değerli ailenizi de davet etmek istiyoruz ve sizi ağırlamaktan da her zaman olduğu gibi onur duyacağız. En son maçınız bir Avrupa maçıydı, Sayın Bakanımızla beraber gelmiştiniz. Bu akşam da gelebilirseniz ne ala, gelemezseniz de ne zaman arzu ederseniz sizi ağırlamaktan büyük onur duyacağımızı bilmenizi isteriz.
Herkes sizi biliyor; ne kadar sporu sevdiğinizi, futbolcu olduğunuzu, futbola ne kadar meraklı olduğunuzu, ülkemizin tesisleşmesinde ne büyük katkılar yaptığınızı… Bir taraftan ülkenin Cumhurbaşkanı ama diğer taraftan da genç bir insan gibi sporla haşır neşir olduğunuzu herkes biliyor.
Herkes sizin Fenerbahçeli olduğunuzu da biliyor ancak Fenerbahçe’nin sizin için tam olarak ne anlama geldiğini, Fenerbahçe’nin Recep Tayyip Erdoğan için ne demek olduğunu herkes tam olarak tahayyül edemiyor. Edemeye de bilir. Gayet de normal.
Biraz sonra videoda izleyeceğimiz gibi, kariyer planlamanızı biraz daha farklı yapmış olsaydınız belki de bugün aramızda eski bir sporcumuz veya eski bir kulüp yöneticimiz olarak karşımızda bulunuyor olacaktınız.
Ama önemli olan bugün Yüksek Divan Kurulu üyemiz olarak aramızda bulunmanızdır.
Biraz sonra bugünün anısına sizin için özel olarak hazırladığımız videoya birçok değerli ismin katkısı oldu. Sizin için gerçek dostlarınızla görüştük. Mustafa bey, Rıdvan, oğlunuz yardımcı oldular. Bunların hepsini sizinle paylaşacağız. Bu videoya katkısı olan herkese teşekkür ediyorum.
Rahmetli dedem Vehbi Koç, bize bir sürü şey anlatırdı, bunlardan bir tanesi ‘Allah bize dünyanın en güzel ülkesini vermiş, kıymetini bilelim’ derdi. Tabii bunun ne demek olduğunu yaşınız ilerleyince daha iyi anlıyorsunuz. Bu güzel vatan, bu aziz millet her şeyin en iyisine layık.
Sayın Cumhurbaşkanım, biz Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticileri olarak bize düşen vazifeyi hakkıyla yapmak, sporun sadece bedensel bir aktivite yahut da skorlardan, şampiyonluklardan olmayıp ahlak ve vicdan ile yapılması gerektiği düsturuyla çıktığımız bu yolda bizlerin yanında olduğunuz için size minnettarız.
Atamızın, ‘Vatanı en çok seven görevini en iyi yapandır’ sözünden yola çıkarak tüm kulüplerimiz için en büyük rekabetin, vatana en fazla katkıyı sunabilmek için olması dileğimle sözlerime son veriyorum.
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum ve son olarak da Vefa beyin altyapısını yaptığı söylemlerin boş kalmaması içinde müjdeli bir haberi vermek istiyorum. Sayın başkanımız Aziz Yıldırım’ın başlattığı ve 17 senedir devam eden bir sürecin sonuna geldik.
Göreve geldiğimizden beri çok üzerinde durduğumuz ve Cumhurbaşkanımıza da zaman zaman gidip desteğini istediğimiz Kenan Evren Lisesi’nin kulübümüze devri bu hafta gerçekleşmiştir. Bundan sonra bize düşen görev, bu değeri en iyi şekilde kulübümüz açısından değerlendirebilmek ve yaşadığımız finansal sıkıntılara bir nebze olsa da yardımcı olmak.
Bu konuyu bilfiil takip ettiğiniz için bizi cesaretlendirdiğiniz için, ilgili bakanlıklara yeşil ışık yaktığınız için size camiamız adına şükranlarımızı sunuyoruz.
Sağ olun, var olun, iyi ki geldiniz.”