Başkanımız Ali Koç, Nisan Ayı Yüksek Divan Kurulu Olağan Toplantımızda gündeme dair açıklamalarda bulundu. Başkanımızın, Faruk Ilgaz Tesislerimizde üyelerimize hitaben yaptığı konuşmadan derlediklerimiz şöyle:
“Sayın Yüksek Divan Kurulu Başkanımız, Sayın Yüksek Divan Kurulu heyetimiz, kıymetli Yüksek Divan Kurulu üyelerimiz, yönetim kurulumuz, değerli basın mensupları, bizi televizyondan izleyen tüm Fenerbahçeli taraftarlara ve olmayanlara da sevgi ve saygıyla hepinizi selamlıyorum.
Öncelikle tekrar Sayın Uğur Dündar’ı, Mithat Beyi, İsmail Beyi, Elizabet Hanımı, Didem Hanımı canıgönülden kutluyorum ve ortak yapacağımız çalışmalarla da hem camiamıza katma değer yaratırız hem de üzerimizdeki yükü birbirimizle paylaşarak güzel bir görev bölüşümü yaparak en efektif, en sağlıklı ve en değer yaratan şekilde kulübümüze hizmet edebiliriz.
Yüksek Divan Kurulu üyeleri olarak buraya çıkıp durum tespiti yapan, desteklerini sunan çok doğru noktalara değinen herkese de sağ olun, var olun, ağzınıza sağlık.
Sayın Vefa Küçük’e de teşekkür etmek istiyorum. Çalıştığımız süre boyunca bize yapmış olduğu rehberlik, sadece bizimle çalıştığı süre boyunca değil, Yüksek Divan Kurulu değilken de, yöneticiyken de, sade bir taraftarken de kulübümüze yaptığı hizmetler ve yatırımlar için de ayrıca teşekkür ederim. Sayın Sait Yılmaz ve Nail Kır Beye de geçen seçim sonunda yaptığı konuşmada seçimimize renk kattığınız için, katıldığınız için ve en yakışan bir şekilde seçimi yapmamıza katkılarından dolayı 4 adaya da bir kez daha şahsım ve yönetim kurulum adına teşekkür ederim.
Doluyuz, söyleyecek çok şey var. Ahmet Bulut zaman zaman kelimelerin benim boğazımda düğümlendiğini ifade etti. Ahmet Bulut’un konuşmasında aslında gireceğim çok şey var. Her bir kelimesinin altına imza atarım. Düşünceleri, mantığında diziliş şekli, bizlere sunuş şekli aslında onun içindeki sarı laciverti, kanaryalılığı, Fenerbahçeliliği çok iyi yansıtıyor. Bu meziyet de herkeste olan bir meziyet değil.
Dün bir basın toplantısı yaptık. Belki de geç kaldık. Öfkeliyiz. Pankarta öfkeliyiz. Pankarta öfkeli olma sebeplerimiz de var. Sayın Divan Başkanı çok güzel kelimelerle hislerimizi sizlere aktardı. Eminim burada olan herkese ve bizleri televizyonları başından izleyen herkes benzer duygu ve düşünceler içindedirler.
TARAFTARKEN, YÖNETİCİYKEN, ŞİMDİ BAŞKANINIZKEN, KULÜBÜMÜZÜN BEKASI İÇİN KENDİ ŞAHSİ MENFAATLERİM, AİLEM, ŞİRKETİM, GRUBUM, ‘AMAN BUNU BURADA SÖYLERSEM YARIN ORADA BİR ŞEY OLUR’U HİÇBİR ZAMAN DÜŞÜNMEDEN DOĞRU BİLDİĞİM KONUDA HER ZAMAN AÇIK YÜREKLİLİKLE KONUŞTUĞUMU HEPİNİZİN BİLDİĞİNİ, BU KONUDA BİR TEREDDÜTLERİNİZİN OLMADIĞINI ÜMİT EDİYORUM
Bir konuda Ahmet Bey’den farklı düşünüyorum demek istemiyorum ama bir açıklık getirme ihtiyacı da duyuyorum. Evet, kelimeler zaman zaman boğazımda düğümlendi. Ama niye düğümlendi? Onu bir açmakta fayda var. İnşallah Ahmet Bey, bu düşüncelerinde benim çekindiğimi veya tereddüt ettiğimi düşünmüyordur. Çünkü benim taraftarken, yöneticiyken, şimdi başkanınızken kulübümüzün menfaatleri, kulübümüzün hakkını koruma kısacası kulübümüzün bekası için kendi şahsi menfaatlerim, ailem, şirketim, grubum, ‘aman bunu burada söylersem yarın orada bir şey olur’u hiçbir zaman düşünmeden doğru bildiğim konuda her zaman açık yüreklilikle konuştuğumu hepinizin bildiğini, bu konuda bir tereddütlerinizin olmadığını ümit ediyorum. Varsa da beni derinden üzersiniz. Kelimeler düğümlendi, niye biliyor musunuz? Kulübümüzün menfaatleri için! Devletimizle iç içe o kadar çok işimiz var ki saymakla bitmez. Bu tüm kulüpler için de geçerli. Belki onlar o yüzden hiç seslerini çıkaramıyorlar. Biz, zalim insanlar değiliz. Ama zulme de sessiz kalamayız!
AHMET BEY’İN ‘10 YILDIR SAVRULDUK’ DÜŞÜNCELERİNE ÖNEM VERİLMELİ
Dün basın toplantısında dediler ki, ‘şöyle şöyle yaparlarsa, böyle böyle yaparlarsa Fenerbahçe’de bölünme olur mu?’. Ben dedim ki ‘Fenerbahçe’yi dışarıdan kimse bölemez. Ağızlarıyla kuş tutsalar bizi parçalayamazlar’. Fenerbahçe’yi ancak biz kendi içimizde bölebiliriz ve dolayısıyla Ahmet Bey’in ‘10 yıldır savrulduk’ düşüncelerine de önem verilmesini düşünüyorum, kıymetli düşünceler bunlar. Çünkü özellikle taraftar nezdinde bir yalpalanma yaşıyoruz. Ama bizler bir bütün olduğumuz zaman, yekvücut hareket ettiğimiz zaman, bir hedefe, bir amaca, bir gayeye odaklandığımız zaman ne kadar güçlü olduğumuzu, neler yapabileceğimizi, nelerle mücadele edebileceğimizin tarihimizde pek çok örneği var. Hatta sadece Türkiye’de değil, yakın zamanda Dünya da biliyor, biz tek vücut olduğumuz zaman neler yapabileceğimizi! Devletini gözüne kestirmiş bir terör örgütüyle nasıl mücadele edeceğimizi tek başımıza artık dünya da biliyor. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına girerken arzu ettiğimiz başarıları elde edebilmek için hiç olmadığından daha önemli bir noktada geçiyoruz, birlik ve beraberliğimizin.
Sayın Uğur Bey, özelde yaptığımız konuşmalarımızda olsun umumide yaptığı konuşmalarda olsun bu konuyu pek çok vurguluyor, ben de ona aynen katılıyorum. İnşallah beraber bizim liderliğimizde bunu daha fazla sağlayabiliriz ama Sayın Ahmet Bulut’un ’10 yıldır savruluyoruz’ cümlelerini hepimiz kafalarımıza kazıyalım, çünkü böyle bir durum söz konusudur.
FENERBAHÇE HER ZAMAN, HER DÖNEM SİYASET ÜSTÜDÜR
‘Siyasete girmeyiz’ dedi. Evet, girmeyiz. Fenerbahçe her zaman, her dönem siyaset üstüdür. İktidar kim olursa olsun, Fenerbahçe yönetimi ve başkanı kim olursa olsun, Yüksek Divan Kurulu Başkanı kim olursa olsun 5-6 bin üyeyken de 18-20 bin üyeyken de şu an geldiğimiz 40 bin üyeyken de biz, siyaset üstü bir camiayız. Fenerbahçe’yi destekleyen, Fenerbahçe için her şeyini verecek her kesimden insan söz konusudur. Biz, siyaset üstüyüz, siyasete girmeyiz ama siyasete çekiliyoruz, siyasete bulaştırılıyoruz. Siyasete karıştırılmaya çalışılıyoruz.
FENERBAHÇEMİZİN 3 TEMMUZ DURUŞUNUN KIYMETİ DAHA TAM ANLAŞILMIYOR
Benim dün ettiğim laflar kesinlikle herhangi bir partiye, ideolojiye, iktidara değildir. Ama siyasi kimlikleri için de sorumluluklarını bu kimliğin gerektirdiği ağırlığın farkında olmayan hatta bir adım daha öteye gideyim, bunu taşıyamayacak noktaya gelenleredir ve bu tutum dolayısıyla içine getirildiğimiz futbol konjonktürü inanın ileride bu durum devam ederse başkaları da aynı şeyleri söyleyecek, Türkiyemize zarar veriyor. Bakın Türk futboluna demiyorum, Türkiye’ye zarar veriyor. FETÖ kumpası, nefret tohumlarını toplumumuza ekti, camiaları karşı karşıya getirdi. Toplumda çok uzun yıllar tedavi edilemeyecek, tamir edilemeyecek tahribat yaptı. Çok şükür bunların etkileri sıfırlanmasa da bu terör örgütünün ciddi anlamda devletimiz cansiparane Cumhurbaşkanımızın liderliğinde mücadele etti, ediyor, devam ediyor, daha da fazlasını yapmalı. Sakın ha sakın rehavete kapılıp ‘bunlar bir daha karşımıza çıkmaz’ demeyin. Burası Türkiye, her an her şey olabilir. Biz, bu mücadelede Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türkiye devletine, Türkiye Cumhurbaşkanına en büyük siper olmuş camialardan biriyiz. Kimse yanımızda yokken sokaklara döküldük, dimdik durduk ve duvara tosladılar. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız takdir ediyor. Açık açık duygularını kelimelere döküyor. Devletin sorumlu kesimleri, onlar da aynı şekilde.. Hayata sadece fanatizm gözüyle bakmayan pek çok takım taraftarı da öyle. Fenerbahçe’nin, Fenerbahçemizin, bu ülkeye yaptığı pek çok hizmet yanında 3 Temmuz duruşu inanın, kıymeti daha tam anlaşılmıyor. Yıllar sonra anlaşılacak. Bizler yaşadığımız için biliyoruz. Daha bilmeyen çok insan var. Onlar da öğrenecekler. Ama bu durum tarihe öyle bir kazınacak ki ileride küçücük çocuklar sırf bundan dolayı Fenerbahçeli olacak. O yüzdendir ki önce bayramlaşma törenimizde şimdi ise bugün tekrar söylüyorum; 3 Temmuz ruhuna dönmeliyiz! Ne diyor Sayın Ahmet Bulut, ‘Yine iş başa düşecek diyor’. Ahmet Bey, geç kaldınız, iş başa düştü bile. Bunu fark edelim, uyanalım ve ona göre her adımımızı atalım. Pek çok davadan bahsettim. Dünkü konuşmamdan bile dava sayısı ve davaların açıldığı il sayısı rakamları artıyor. Sizler de bu kervana katılın. Biraz evvel bir kongre üyemiz bir mesaj çekmiş, ‘Şahsım, annem ve babam avukatımıza suç duyurusunda bulunduk’ diye. Hemen avukatımız Seval Hanımla temasa geçirdim, onlar zaten doğruları yapmışlar. Durmayın, siz de yapın. Destek olmak istiyorsanız buraya çıkıp güzel sözler, gayet güzel ama eyleme geçin. Sevgi, eylem gerektirir! O zaman Fenerbahçe’nin ne demek istediğini daha iyi anlayacaklardır, Fenerbahçe’nin niye ciddiye alınması gerektiğini ve bugün içinde bulunduğumuz futbol düzeninin ve bunu kalıcı hale getirmeye çalışan bazı odakların ne kadar büyük bir tehlikeli yol içinde olduklarını çok çok daha iyi anlayacaklardır.
KRAVAT OLAYI
Şu kravat olayına da bir değinmek istiyorum. Dün değinip değinmemeyi düşündüm. Şimdi bu ilden gelen insanların bazılarının genelleme yapmayalım, enteresan karakteristik özellikleri var. Hangi partiyi tutuyorsa tutsunlar, hangi ideolojiden geliyorsa gelsinler, enteresan özellikleri var. Milli Takım, Fenerbahçemizin stadına gelir maç yapmaya hocası gelir bordo-mavi kravatla, şehrin belediye başkanı Yüksek Divan Kurulu Başkanımızı ziyaret gelir, bordo-mavi kravatla… Kime ne anlatıyorsunuz?!. Bir de utanmadan, ben o kitabın içinde yazanları bilmiyordum ki eminim Sayın Başkan da (Uğur Dündar) bilmiyordu, bize ağır hakaretler ifade eden bir kitabı da hediye olarak getirme hassasiyetsizliğini yapar. İnşallah şu günler gelmez; Fenerbahçelilerin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu’na, hangi şehrin belediye başkanı olduğunu hatırlatma günleri gelmez!..
BENİM İÇİN HER ŞEYDEN ÖNEMLİSİ NİYETTİR
Az önce de söylediğim gibi biz siyaset üstüyüz ve bu işlere girmek istemiyoruz. Ama hakkımızı savunduğumuz zaman da ‘siyaset yapıyorsun’ denmesini de kabul etmeyiz. Benim için her şeyden önemlisi niyettir! Evet, Uğur Bey, 61 numaralı forma verdi, ben olsam vermezdim ama niyeti iyi, kötü bir niyetle yapılmış bir şey değil. Ama ziyaretçisinin niyetinin muhasebesini size bırakıyorum. Bizler YDK Başkanlığına ve başkanlığa eğitimini alarak gelmedik. Yaşayarak, bazı şeyleri hata yaparak tecrübeleniyoruz ama ben orada niyet sorgulamıyorum. Çünkü niyetini biliyorum. Dolayısıyla o işi de artık aramızda lütfen kapatalım.
DÜN BİR ÜLKENİN FUTBOL ODAĞININ NASIL BİR ŞEHRİN ETRAFINDA DÖNMEYE BAŞLADIĞINDAN BAHSETTİK. BAZI MEDYA ORGANLARINDA DÜN YAPTIĞIM AÇIKLAMALARIN BİR KELİMESİ DAHİ YER ALMADI
Dün açıklamalar yaptık. Bana sorarsanız önemli açıklamalar yaptık. Bana sorarsanız çok önemli geleceğe dair bizi, sadece bizi değil bütün takımları ilgilendiren bir konuya değindik. Bir ülkenin futbol odağının nasıl bir şehrin etrafında dönmeye başladığını, bu şehrin siyasi gücüyle, medya gücüyle futbolun patronu TFF’deki hakimiyetiyle, TFF’nin en önemli kurumlarında hukuk kurumlarında temsilciler kurulundaki hakimiyetiyle bir nevi Türk futbolunun Trabzonlaştırılmasından bahsettik. Arkadaşlar bu çok büyük bir tehlike. Bazı medya organlarında bir kelimem dahi çıkmadı. Demirören Grubu’nda bir tek kelime çıkmadı. Bu tesadüf olmaz. Burada 30-40 yıllık gazeteciler, editörler ve tecrübeli insanlar var. Tabii ki onlar tesadüfen kalkıp ‘aa bizim gazetelerde bunlar yok’ demediler. Talimatı bir yerden aldılar ve yazamadılar. Dün ne demiştim, kendi mesleğinize en büyük ihanettir bu. Ama onlara da kızamıyorsunuz, ekmek parası. Ne yapsınlar ama korka korka Türk futbolu bu noktaya geldi. Yarın bir gün benim başıma ne gelir, onu da bilmiyorum. Ama susarsam da aynada kendime bakamayacağımı biliyorum.
BİZ HAKSIZLIKLARA, SUİKASTLARA, SALDIRILARA UĞRADIK AMA HİÇBİR ZAMAN VAZGEÇMEDİK. TÜRKİYE’DE BU SEVİYEDE BİR OLAYIN FAİLİ MEÇHUL KALDIĞI BAŞKA HİÇBİR OLAY YOKTUR
Fenerbahçe doğuşundan bugüne tarihi boyunca her zaman belirli kavgaların içine çekilmiş. Varlığına kast edilmiş daha yakın dönemde 2 kere varlığımıza kast edilmiş. Biri kumpasla, biri bir fiil insanları öldürme, suikast girişimiyle. Türkiye’de tekrar ediyorum, bu seviyede bir olayın faili meçhul kaldığı başka hiçbir olay yoktur. Ama kolaysa Trabzon mahkemelerinden Trabzon’a karşı veya Fenerbahçe lehine bir şey çıkartın. Kolaysa. Tekrar söylüyorum bu olayın aydınlatılmaması Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin böyle kudretli ve kuvvetli devletin böyle zayıf görülmesine sebebiyet verir. Biz haksızlıklara, suikastlara, saldırılara uğradık ama hiçbir zaman vazgeçmedik. Ne sevdamızdan ne de kulübümüze sahip çıkmaktan vazgeçtik. Yeri geldi en ağır cevapları verdik. Yeri geldi, sokaklara döküldük. Birbirini tanımayan pek çok ayrı yaş gruplarından pek çok ayrı illerden pek çok eğitim gelir seviyesinden herkes Fenerbahçe altında yek vücut birleşebildiği dönemler gördük. Kısacası Fenerbahçe’nin hakları, kimliği, şahsiyeti, varlığı hedef alındığı zaman biz en ağır cevabı tavizsiz bir duruş sergileyerek verdik. Dolayısıyla biz ne yazıktır ki yeri geldi hakkımızı almak için daha da önemlisi yeri geldi hakkımızı korumak için çok çok derin mücadeleler vermek zorunda kaldık. Bu konudaki karnemizi kimse sorgulayamaz. Sırf bu nedenden dolayı Fenerbahçeli olmaktan dolayı gurur duymalıyız. Fenerbahçe’nin büyüklüğü böyle bir şeydir. Yegâne güç camiamızdır. Bu gücün tekrar harekete geçmesi gereken zamanlar içerisindeyiz, ne yazık ki.
HAKEMLERİ SOYUNMA ODASINA KİTLEYEN, REHİN TUTAN ADAM BUGÜN TEMSİLCİLER KURULU BAŞKANVEKİLİ. YARIN DA BAŞKAN YAPILMAK İSTENİYOR
Anlattığım olayın vahametini, bir şeyler söylüyorum, bunlar varsayımlar olabilir. Ama bir de gerçek olaylar var, bu söylediklerimi destekleyen. Temsilci kuruluna atanan üyeler. İki tanesini söyledim. İkisi de Trabzonlu. Birinin hiç atanmaması bile lazım. Başkanvekili yapıldı. Bir yıl ceza almış olması. Hakemleri soyunma odasına kitleyen, rehin tutan adam bugün Temsilciler Kurulu Başkanvekili. Yarın da başkan yapılmak isteniyor. Buna nasıl ses çıkartılmaz. Federasyonda 6 aydan fazla ceza alan biri hiçbir kurula giyemez diye de bir kural var. Kurula sokuyorlar, sonra baştan başvuru yaptırıyorlar. O eski dosyaya. O dosyada bir sürü insan var. Sessiz, sedasız dosyayı temizliyorlar. Niye? Çünkü bir sonraki adımı kılıfına uydurabilmek için. Bu bir örnek. Size onlarca örnek sayabilirim. O yüzden iş başa düştü. Ben inanıyorum ki, ciddi, aklı selim; Türkiye’yi yönetmekten mesul insanlar bu işe bir dur diyecektir. Böyle gitmez. Çünkü sonunda dönecek ve futbol dışı zararlar olacak konuma gelecektir. Kör göze parmak sokmak gibi cezalar…Cezaları gördünüz. Biz birkaç sene evvel benzer bir olay yaşıyoruz. 3 maç, 1 milyon lira. O zamanın 1milyon lirası. Beşiktaş-Galatasaray maçında yaşanıyor. Bir grup kuruldu sahaya girdi, sonra o grup bir daha görülmedi. Sırf o maç için. Maç durdu. Beşiktaş hükmen mağlup oldu. Ceza yediler, hem para hem de 4 maç. Ne farkı var? Burada yaşananın ne farkı var? Tek bir farkı var. Trabzonspor olması. Ben 4 sezon boyunca futbolda barış olsun, birlik beraberlik olsun. Medeniyet olsun. Uğraştığımı, hepiniz biliyorsunuz. Yeri geldiği zaman en çok tenkit yediğim, ‘Zayıfsın, futbol böyle değil, düşmanla dost olunmaz.’ Milyonları etkileyen bir sektörde, ne olacak, kavga, kavga, kavga. Sonuçta bu kime zarar veriyor. Memlekete. Hep aklı selim davranmaya çalıştık ama benim gibi hayata bakan bir insan bunları söylüyorsa bilin ki çok tehlikeli bir yoldayız. Bu er ya da geç duracak, böyle gitmeyecek. Ama nerede duracak! Nereye kadara böyle gidecek? O yüzden hukuk sürecinde bizim yanımızda olun, lütfen. Başvuru dilekçemizi internet sitemize koyduk. Ama beni ne memnun ediyor biliyor musunuz? Hiç bizimle konuşmadan, hiç bizden yönlendirme almadan kendi inisiyatifleriyle Fenerbahçe’yi korumak adına hem İstanbul’da hem İstanbul dışında insanların suç duyurularında bulunması. Bu bizi fazlasıyla memnun ediyor. Ama bu işin daha başlangıcı. Yolumuz yokuş, yolumuz çetin, karşımızdaki insanlarda hak hukuk kural tanımayan insanlar. Bunu da hiçbir zaman unutmayın. Ben zannediyordum ki birkaç hafta evvel şampiyon belirleneceği… Artık şampiyon olsunlar da ülkedeki gerilim, Türk futbolundaki gerelim azalsın. Öyle değil ki. Bugünün altyapısını yapanlar, yarının da altyapısını planlıyorlar. Çok isterdim İstanbul’un kulüpleri bir araya gelip, gerekli mesajları vermeyi. Belki o günlere gelebiliriz. Bilmiyorum. İnanın benim söylediklerimi 3 büyük kulüp yan yana oturup söyleyelim işin rengi ciddi anlamda değişir. O yüzden sizlerden ricam, demin Fenerbahçe DNA’sını; karakteristik, pes etmeme, mücadele ruhu ve duruşundan bahsettim. Tam zamanıdır. O yüzden burada sizden en büyük desteği rica ediyorum. Bizi her anlamda eleştirebilirsiniz. Sportif anlamda her türlü eleştiriyi yapabilirisiniz. Biz de isterdik sizi sportif anlamda mutlu edebilmeyi. Taşıdığımız en büyük kambur budur. Ama niyetimizi sorgulamayın. Kulübümüzün bekası ve menfaatleri için uğraşmadılar, savaşmadılar, mücadele etmediler, duruş seğrilemediler demeyin. Bunu sorgularsanız bizi derinden yaralarsınız. (Bugün yapılacak antrenmanda) 45 dakika, 1 saat kenetlenelim. Bu, bunların ilk adımı olacak. Bunlardan daha fazla yapmak zorundayız.
TARİHİMİZİN GURURU HEPİMİZİN ÖNÜNDE. EN ÖNDE DE EN PARLAĞI, EN UNUTULMAYACAĞI 2010-2011 SEZONU KUPASI
28 şampiyonluk meselesi. Tarihimizin gururu hepimizin önünde. En önde de en parlağı, en unutulmayacağı 2010-2011 sezonu kupası. Arkadaşlara, ‘Bunun bir replikasını yapalım, yollayalım.’ dedim. Ama yönetici arkadaşlarım kabul etmediler. Bunu artık mizaha dökmek lazım; kabul edemediğimiz FETÖ ağzıyla konuşmak. FETÖ ne yaptı? Siyasete sirayet etti, bürokrasiye sirayet etti, medyaya sirayet etti. Bir güç aldı, fitne, fesat, hak yiyerek ülkemize kast etmeye çalıştı. Yaptığım karşılaştırmalar herhalde kafanızda bir çağrışım yapıyordur.
2018 YILINDAN BERİ BU İŞİN MESAİSİNDEYİZ. SANMAYIN Kİ SADECE KAMUOYUNDA BU KONUYU GÜNDEME GETİRDİĞİMİZ ZAMAN BİZ BU İŞLE UĞRAŞIYORUZ
28 Şampiyonluğumuz. Önce UEFA’yla başlayalım. Yaşı tutanlar bilir. Şampiyonlar Ligi’nden önce ne vardı? Şampiyon Kulüpler Kupası vardı. Bu kupa 1955-56 sezonunda ilk defa oynandı, son kez de 1991-92 sezonunda oynandı. 1992-93 sezonunda itibaren de Şampiyonlar Ligi olarak devam etti. Kim en çok şampiyon olan? Real Madrid. 13 kez. Biliyor musunuz 6’sı bir evvelki formatta, 7’si de 1992’den sonraki formatta. UEFA bizim Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) mantığıyla hareket etse onları saymaması gerekir. Hatta bir adım öteye gideyim, ‘Ben 3 puana geçtikten sonraki kupaları sayarım, 2 puanlı sistemdeki kupaları saymıyorum.’ demesi lazım bu argümanla devam ederse. Neresinden tutarsanız tutun tutarsız bir durumla karşı karşıyayız. Biz TFF’ye her türlü bilgiyi, evrakı verdik; yurt içi, yurt dışı kıyaslamaları, argümanları. Evraklarımızı verdikten sonra yeni bilgiler, belgeler geldi onları da verdik. Çağrılarda bulunduk. 2018 yılından beri bu işin mesaisindeyiz. Sanmayın ki sadece kamuoyunda bu konuyu gündeme getirdiğimiz zaman biz bu işle uğraşıyoruz. Hatta yönetimimizdeki bazı arkadaşlarımız, özellikle Sayın Metin Sipahioğlu, Sayın Alper Pirşen yıllardır bu işin üstüne çalışıyorlar. Bütün hikayeyi tersten bile okuyabilirler. O kadar bu işle yatıp kalkmışlar. Komisyon kurun, avukatlar, hukukçular gelin, tezler, karşıt tez, herkesi dinleyin. Acelesi yok, yıllardır bekleyen bir konu. En sağlıklı noktaya varalım. Yakın zamanda arkadaşlarım Erol Bey’le beraber TFF'yi ziyaret ettiler; Sayın Fethi Pekin, Sayın Burak Kızılhan, ilgili çalışma arkadaşlarımız. Hiçbir şey yapmamışlar. Ama zaten tarzı bu.
2-3 hafta sonra lig bitiyor. Bizi en çok ilgilendiren konu harcama limitleri. 4 ay önce söyledim; bu kurlar oynuyor, sıkıntı var. Yayıncı kuruluş sayenizde yerlerde sürünüyor, bize verdiği paralar… Harcama limitlerini nasıl hesaplayacağız? Oturun bir şey yapalım. Ben nasıl transfer yapacağım bilmiyorum. Harcama limitinin ne olacağını bilmiyorum. Çünkü onların söylediği şarkıları söylerseniz bir şekilde destek görüyorsunuz. Onların söylediği şarkıları söylemezseniz devamlı düşman gözüyle bakılıyor. ‘Siz de söyleyin onların söylediklerini...’ diyeceksiniz. Yok, biz söyleyemeyiz. Biz onu yapamayız. Veya bunu yapan başka başkan bulursunuz. Ben yapamam. 428 gün oldu. Ferruh Bey’in de dediği gibi. Sonuna kadar haklı olduğunuz bir konuda yıllardır bir arayış, bir mücadele içindeyiz. Dün de ifade ettiğim gibi Fenerbahçe’nin haksızlardan hak bekleyecek bir durumu artık kalmadı. Kaybedecek 1 günümüz dahi yok.
100. YILINI KUTLAMAK İSTİYORSAN 1959 ÖNCESİNİ DE KÂLE ALACAKSIN. KUTLAMAK İSTEMİYORSAN 1959’DAN SONRA HAYATINI İDAME ETTİRECEKSİN
Seneye Cumhuriyetimizin 100. yılı. Aynı zamanda TFF’nin de 100. yılı. Bir belgesel yapacaklar. Kara kara düşünüyorlar, ‘Ne yapacağız?’ 100. yılını kutlamak istiyorsan, 1959 öncesini de kâle alacaksın. Kutlamak istemiyorsan 1959’dan sonra hayatını idame ettireceksin. Yani 1923’ten beri bizzat TFF tarafından oynatılan büyük efsanelerin, büyük maçlara sahne olan Cihat Armanların, Baba Hakkıların, Süleyman Sebaların, Gündüz Kılıçların katıldığı şampiyonlukları hakkı olan kulüplere ya teslim edeceksiniz, ondan sonra 100.yıınızı kutlayacaksınız. Veya 100.yılımız demeyeceksiniz. Ama son verdiğiniz cezalardan da görüyoruz ki, siz her şeyi yapmaya muktedirsiniz. Sizde utanma, çekinme yok. Bu son cezadan sonra hayretler içindeyiz.
FENERBAHÇE OLARAK BU SEZONDAN İTİBAREN, BURADA GERÇEKLERİ DURAN, EFSANELERİ OLAN, TARİHE KAZINAN BU KUPALARIN GEREĞİNİ HAYATA GEÇİRİYOR OLACAĞIZ
Derbi maçı oynanacak. Evet, düşenler belli, şampiyon belli ama bir Avrupa çekişmesi var. Yılın son derbisi: Beşiktaş-Fenerbahçe. O güne İstanbul’da şampiyonluk kutlaması konuyor. Bu nasıl bir iradedir? Peki bu tarihe kim izin veriyor? Dolayısıyla biz artık Yönetim Kurulu olarak karar aldık. Fenerbahçe olarak bu sezondan itibaren, burada gerçekleri duran, efsaneleri olan, tarihe kazınan bu kupaların gereğini hayata geçiriyor olacağız. Aksi takdirde bu kupaların Fenerbahçe’nin olmasını sağlayan tüm sporculara, başkanlara, yöneticilere haksızlık etmiş oluruz. Onlar da bize haklarını helal etmezlerse haklılardır. Bir şekilde bunu tescil edilmesini sağlayacağız. Şampiyonun kupası nerede olur? Şampiyonun müzesinde olur.
Dünkü VakıfBank galibiyetimiz… Erkek Voleybolda üçüncü olduk. Keşke birinci olsaydık. Kadın Basketbol Takımımız Fenerbahçe Safiport dün finale kaldı, tebrik ediyoruz. Kadın Voleybolda zaten finaldeyiz, şampiyonluğa 1 adım kaldı. Nerede ezeli rakiplerimiz? Onlara laf atmak için bunu söylemiyorum. Bunu sürdürebilmek kolay değil. Her seferinde karşınıza geçip bunu daha ne kadar sürdürebileceğimizi bilmediğimi size söylüyorum. O yüzden Sayın Cengiz Bey benim maça gidip gitmemem önemli değil ve gitmeyeceğim. Önemli olan benim bu vizyonu sürdürebilecek imkanları sağlayacak, çalışacak, sponsorlar bulacak… Fenerbahçe’yi burada tutmak. Benim ana görevim bu. Kendi kendime garip bir totem yapmışım, bu böyle gidiyor bu sezon. Ama inşallah şampiyonluğu aldığımızda soyunma odasında olacağım.
BİZİM ÇOCUKLAR BİRBİRLERİNE, HOCALARINA O KADAR İNANMIŞLAR Kİ. KEYİF ALDIKLARINI, TAKIM OLDUKLARINI, MÜCADELE ETTİKLERİNİ VE KAZANMAK İÇİN ÇIKTIKLARINI GÖRÜYORSUNUZ
Futbol Takımımız için ayrı bir parantez açmak istiyorum. Çok garip bir 2 haftadan geçiyoruz. Hiç beklenmedik, covidle alakası olmayan, bir kısmının temasla da alakası olmayan ama bazı futbolcularımızın sezonu kapatmasına sebebiyet veren bir olaylar silsilesinin içinden geçiyoruz. Dün de Arda Güler sezonu kapattı. Fazla idmanda bir stres sorunu oldu. 3-4 haftalık bir şey. Mutluyduk; Serdar sarı kart gördü, Kim geliyor. Kim’in ayağındaki kronik konudan dolayı Kore’deki ayak doktoruna gitmek zorunda kaldı. 1 hafta içinde Pelkas, Szalai, Crespo… Osayi’de de biraz sorun var. Ama bizim çocuklar birbirlerine, hocalarına o kadar inanmışlar ki. Keyif aldıklarını, takım olduklarını, mücadele ettiklerini ve kazanmak için çıktıklarını görüyorsunuz. Tabii oradaki o inancı görünce bunun etkisi tribünlere yansıyor. Tribünler eski günlerine döndü. Tribünler takım coştukça coşuyor, tribünler coştukça takım daha da coşuyor. İnşallah bu sinerjiyi devam ettirebiliriz. 3 haftamız kaldı, 4 puan öndeyiz. En azından Şampiyonlar Ligi yolunda ikinci bitirerek sezonu daha büyük coşku ve umutla açmayı diliyorum. Bütün bunların gerçekleşmesinde en büyük teşekkürü, en büyük pay sahibi olan Teknik Direktörümüz Sayın İsmail Kartal’a borçlu olduğumuzu da üstüne basarak söylemek istiyorum. Hoca konusuna şu an burada girmeyeceğim. Yeri değil, zamanı değil. İnanın kolay bir karar da değil. Bu iş öyle bir iş ki bugün bunu söyleyenler yarın tam tersini söylerler. Yabancı gelsin diyenler yarın iki maç sonra tam tersini söylerler. Onun için Yönetim Kuruluyla oturacağız, en sağlıklı kararı sizler için vermeye çalışacağız.
Pazar günü kısacası kalbimiz, inancımız, duygu ve düşüncelerimiz, dualarımız takımımızla beraber. İnşallah Kadın Voleybolu halledip üstüne Kadın Basketbolu ve inanıyorum sürpriz yaparak Erkek Basketbolu da alırsak bu seneyi 3 şampiyonlukla bitirebilme imkanımız hala canlı ve olacağına da canıgönülden inanıyorum.
FENERBAHÇE ETRAFINDA KENETLENMEK DURUMUNDAYIZ
Biz ne adım atmak istiyorsak, ne başarmak istiyorsak, ne hedefliyorsak hangi konuda olursa olsun birbirimize inanmak zorundayız. Topyekûn mücadele etmek durumundayız. Gerektiğinde birbirimize sımsıkı sarılmalıyız. Fenerbahçe etrafında kenetlenmek durumundayız. Bunları sizden rica ediyorum. Özellikle önümüzdeki sezon için hiç aklınızdan çıkarmamayı, en küçük tökezlemede bile bu sözleri hatırlayıp bu ruh halinde olmanızı sizlerden canıgönülden rica ediyorum, temenni ediyorum.
BÜTÜN FENERBAHÇELİ ANNELERİN ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN
Yarın Anneler Günü. Analarımızın günü kutlu olsun. Bütün Fenerbahçeli annelerin Anneler Günü kutlu olsun. Sağlık, huzur, barış, Sarı Lacivert başarılar içinde daha nice Anneler Günü olsun. Son olarak da 115. yaşımız kutlu olsun. Türkiye Cumhuriyetinin 100. yılında Fenerbahçe şampiyon olsun.